Opel Automobile GmbH veya kısaca Opel (Almanca telaffuz: [ˈoːpl̩]), Ağustos 2017'den bu yana Fransız otomobil üreticisi Groupe PSA'nın bir iştiraki olan Alman otomobil üreticisi. Opel 1929'dan 2017'ye kadar, Amerikan otomobil üreticisi General Motors'a aitti. Opel araçları Birleşik Krallık'ta Vauxhall markası altında satılmaktadır. Bazı Opel araçları, Avustralya'da Holden markası altında, Kuzey Amerika ve Çin'de ise Buick markası altında üretilmektedir.
Opel, 1862 yılında Rüsselsheim'da Adam Opel tarafından bir dikiş makinesi üreticisi olarak kuruldu. Şirket 1886'da bisiklet üretimine başladı ve 1899'da ilk otomobilini üretti. General Motors, 1929'da borsaya kote olduktan sonra Opel'in çoğunluk hissesini aldı ve ardından 1931 yılında şirketin tüm kontrolünü ele aldı. Böylece marka üzerinde 90 yıl sürecek kontrolü başlamış oldu.[4]
Groupe PSA, Mart 2017'de, Opel'i General Motors'dan €2,2 milyar karşılığında almaya karar verdi ve bu hamle Fransız otomobil üreticisini Volkswagen'in ardından Avrupa'nın en büyük ikinci otomobil üreticisi haline getirdi.[7]
Opel merkezi Almanya'nın Hessen eyaletine bağlı Rüsselsheim şehrindedir. Şirket, Opel markalı binek araç, hafif ticari araç ve araç parçalarını tasarlar, üretir ve dağıtır. İngiliz kardeş markası Vauxhall ile birlikte dünya çapında 60'ın üzerinde ülkede hizmet vermektedirler.[8]
TARİHÇE
Şirket, 21 Ocak 1862'de Almanya'nın Hessen eyaletine bağlı Rüsselsheim şehrinde Adam Opel tarafından kuruldu. Başlangıçta Opel yalnızca dikiş makineleri üretiyordu. 1888'de üretim yeri, bir inek ahırından Rüsselsheim'daki daha geniş bir binaya taşındı. Adam Opel,[9] 1886'da yeni bir ürün piyasaya sürdü. Opel "penny farthings" olarak da bilinen yüksek tekerlekli bisikletleri satmaya başladı. Bunun yanında Opel'in iki oğlu yüksek tekerlekli bisiklet yarışlarına katıldı ve bu bisikletlerin ulaşımdaki el verişliliğini gösterdi. Yüksek tekerlekli bisiklet üretimi kısa sürede dikiş makinelerinin üretimini geçti.[10] Şirket, Adam Opel'in 1895'teki ölümü sırasında her iki pazarda da liderdi.
İlk arabalar 1899 yılında Opel'in en büyük iki oğlunun, Saksonya-Anhalt eyaletine bağlı Dessau'daki bir mahkemede çilingir olan ve bir süredir otomobil tasarımları üzerinde çalışan Friedrich Lutzmann ile kurdukları ortaklıktan sonra başladı.[11][12] Bu otomobiller çok başarılı olmadı ve iki yıl sonra ortaklık sona erdi. Bunu takiben Opel'in oğulları 1901'de Fransız Automobiles Darracq France şirketi ile Opel Darracq markası altında araçlar üretmek için bir lisans anlaşması imzaladı. Bu arabalar, iki silindirli motorlarla çalışan Darracq şasisine monte edilen Opel gövdelerinden oluşuyordu.
Şirket kendi tasarım otomobillerini ilk olarak 1902 Hamburg Otomobil Fuarı'nda sergiledi ve bu otomobiller 1906 yılında üretilmeye başlandı.[13][14]
1909 yılında, Doktorwagen ("Doktor Arabası") olarak bilinen Opel 4/8 PS modeli üretildi. Bu model günümüzün lüks modellerinin yaklaşık yarısı kadar fiyata sadece 3,950 marka satılıyordu. 1911 yılında şirketin fabrikası yangın yüzünden tahrip oldu ve onun yerine daha modern ve güncel bir fabrika inşa edildi.
1920-1939
1920'lerin başlarında Opel seri araba üretim çizgisinde kendi araçlarını üreten ilk Alman otomobil markası oldu. 1924 yılında Laubfrosch adında iki koltuklu yeni bir model üretildi. Laubfrosch özellikle yeşil renkte bitirildi. Bu araç 4,500 marka satıldı fakat 1930'larda bu fiyat 1,900 marka kadar indi. Adam Opel, motorlu taşımacılığın sadece zenginler için değil, aynı zamanda tüm sınıflardaki insanların seyahat etmeleri için güvenilir bir yol haline gelmesine yol açtı
1928 yılında Opel, Almanya'da % 37,5 pazar payına sahipti ve aynı zamanda ülkenin en büyük otomobil ihracatçısıydı. Aynı yıl Opel'in ilk sekiz silindirli aracı Regent önerildi. RAK 1 VE RAK 2 roket itişli araçlar beklenenden fazla ilgi gördü.
1929 yılının Mart ayında, Opel'in modern üretim tesislerinden etkilenen General Motors (GM), şirketin %80'ini satın aldı. 1931 yılında ise geri kalan kısmınıda satın alarak Opel'in tamamına sahip oldu. Opel ailesi ticari faaliyetten 33.3 milyon dolar kazandı. Daha sonra, 1935 yılında Brandenburg'da "Blitz" hafif kamyonların üretimi için ikinci bir fabrika inşa edildi.
Ayrıca Opel bir yılda 100,000 den fazla araç üreten ilk Alman otomobil markası oldu. Bu unvana Opel P4 modeli ile ulaşıldı. Satış fiyatı 1,650 mark olan bu araç, 23 hp (17 kW) güç üretebilen 1.1 L dört silindirli motora sahipti ve en yüksek hızı 85 kms (53 mph) idi.
Ayrıca Opel, 1934 yılında Citroën Traction Avant'ı yakından takip eden, kendinden destekli ("unibody") ilk demir gövdeli otomobilin seri üretimine başladı. Bu, otomotiv tarihindeki en önemli yeniliklerden biriydi.[15] 1935'te üretilmeye başlanan arabayı Olympia olarak adlandırdılar. Düşük ağırlığı ve aerodinamik yapısıyla performans ve yakıt tüketiminde gelişme sağlandı. Opel bu teknolojinin patentini aldı.[kaynak belirtilmeli]
1930'lar Opel için on yıl sürecek bir büyümeyi beraberinde getirdi ve 1937'de 130.267 otomobil üretildi. Opel'in Rüsselsheim fabrikası, dünya çapında yedinci sırada yer alırken, üretim açısından Avrupa'nın en iyi otomobil fabrikası oldu.[16]
1939 oldukça başarılı bir sunumla Kapitan tanıtıldı. 2.5 L altı silindir motor, tamamı demir gövde, bağımsız süspansiyon, hidrolik elektrik emiciler, sıcak su ısıtıcısı ve merkezi hız göstergesine sahipti. 1940'larda II. Dünya Savaşı'nın yoğunlaşmasıyla birlikte otomotiv sektörü geçici durgunluğa uğradı ve 25.374 adet Kapitan hükümetin emriyle fabrikada bırakıldı.
II. DÜNYA SAVAŞI
Rüsselsheim'daki yönetim binaları II. Dünya Savaşı'yla birlikte 1945'te Rüsselsheim'da neredeyse hiç araç üretmedi. Çatışmalar patlak vermeden önce Adam Opel AG Avrupa'nın en büyük motorlu taşıt üreticisi olarak adını duyurdu. Bürokrasi zorluklarına rağmen 1930'larda Almanya'daki ekonomik atmosfer Opel ve diğer otomobil şirketleri için faydalı oldu. Fakat Opel açısından, endüstriyel makinalardaki genişleme, büyüme askeri amaçlar tarafından yönetilmedi.
Savaş esnasında Amerika'da GM'nin Opel ile ilişkisi tartışma konusuydu. Alfred P. Sloan'ın anı yazısına göre, savaş başladığında Almanya'nın birçok yabancı sermayeli sanayi varlığını devletleştirdiği gibi, GM'nin Opel ile ilişkisi koptu ve savaşın geri kalanı için bu şekilde kaldı. Diğer yazarlarda 1940 Haziran'ından sonra bile, Opel ve Amerika arasındaki resmî bağlantıların kırılmadığını ve Amerikalıların parasal kazanımlarının savaş boyunca sürdüğünü iddia ettiler.[kaynak belirtilmeli]
1930'larda, Rüsselsheim fabrikasında Almanya'nın savaş hazırlıklarında hiçbir zaman önemli bir rol verilmedi. Ford'un Köln'deki fabrikası, daha önceki yabancı ortaklıklara göre, tank üretimi gibi büyük bir görev için yeterince güvenilir olarak görülmedi. Başlangıçta, savaşın Almanya'nın lehine sonuçlanacağı ve kısa süreceği düşünülüyordu. Otomobil fabrikaları kaynakları korumak için kapatıldı, ancak başka hizmetler için kullanılmadı.
1942'de savaşın bir süre daha devam edeceği anlaşıldı. Araba ve kamyon fabrikalarının savaş çalışmalarına mütevazı bir şekilde geçtiği daha net hale geldiğinde, Opel uçak parçaları ve tankların üretimini üstlendi. Sadece Brandenburg fabrikasında kamyon üretimi tam hızla ilerliyordu. 1938'in sonundan itibaren, büyük Opel Blitz kamyonları Opel Admiral'de kullanılan aynı temeldeki 3.6 L motor ile güçlendirilmişti. Savaş döneminin artan taleplerini karşılamak için, 3 kısa ton (2.7 ton) Opel tasarımı kamyon, Mannheim'daki eski Benz fabrikasında Daimler-Benz lisansı altında üretildi.
Çok yönlü küçük Alman askeri araçlarından biri olan Kettenkrad, bir traktör ve motosiklet karışımı olup, 1.4 L Olympia dört silindirli motorla güçlendirildi. NSU tarafından üretilen araç yumuşak dönüşler için motosiklet tekeri gibi ön tekerlek ve direksiyona sahipti. Kettenkrad, anti-tank ile çeşitli savaşlarda asker ve işaretçi taşıdı. NSU, mayın ve ormanlarda kullanılmak üzere savaştan sonra da üretilmeye devam edildi. Daha önce atların gerçekleştirdiği fakat yulaf kıtlığı olması nedeniyle, motorlu taşıtlara nazaran daha az yakıta ihtiyaç duyan Kettenkrad, çeşitli işlerde işe yarayabilecek az sayıdaki araçtan biriydi.
Savaş ilerledikçe, askeri yetkililer hava soğutmalı motorların geliştirilmesine daha fazla önem verdiler; hava soğutmalı motor, yanlış kullanımdan kaynaklanan hasarlara karşı daha fazla dirençliydi. Bu talebi karşılamak için Opel mühendisleri olası 3.6 L kamyon motorunun soğutma sistemini değiştirerek geliştirdiler. "Hava-Yağ Soğutma" olarak adlandırıldı ve motor yağını kullanarak sıcaklık silindir çark dolaylarındaki gömleklerden alındı. Baş taraf direkt havayla soğutuldu, burada üç ayrı alüminyum yüzgeçli başlıklar bulunuyordu ve her biri iki silindire hizmet ediyordu. 74-oktan yakıtı ile 3.000 rpm'de 72 hp (54 kW; 73 PS) güç üreten bu ilginç motordan sadece üç örnek üretildi.
Diğer özel işler Rüsselsheim fabrikasında yürütüldü. Bunlardan bir tanesi ünlü Junkers Jumo uçak motorunun süperkompresörleri için ara soğutucular inşa edildi. Bu hayati yapıyı çok ince alüminyum tabakalardan imal etmek için özel yöntemler geliştirildi. Almanya'nın düşmanları doğal olarak çeşitli Opel tesislerini not aldı ve 1944 Ağustos'undan itibaren hava yoluyla onlara saldırmaya başladı. Müttefik bombardıman uçaklarının saldırıları sonucu hem Rüsselsheim hem de Brandenburg'daki yıkım ağırdı. Adam Opel AG'de durum, hiçbir zaman 1945'in ilk aylarındaki kadar iç karartıcı olmadı.
Opel dönüşüme ve yeniden yapılanmaya girmişti. Şirketin personelinin çabalarının ötesinde, fabrikalarda ve diğer tesislerde çok az şey çalışıyordu. Daha önce kullanılan araç gereçlerin çoğu artık yoktu. Brandenburg kamyon fabrikası savaş sonrası Almanya’nın Rus bölgesine girdi. Fakat burada uzun kalamadı. Pencere çerçeveleri ve banyo armatürlerine kadar tüm makine ve ekipmanlar sökülerek Ural Dağları yakınındaki bir yere nakledildi.
Opel, otomobil ve kamyon üretim hattını kaybetti. Savaş tazminatı olarak Müttefik Kuvvetler'in planları kapsamında, Müttefik askeri hükumetinden Kadett için aletler, jigler, kalıplar, demirbaşlar ve çizimler talep etti. Bu çizimleri ise Rus işgali altındaki Leipzig'de bir Opel şubesinde otomobil üretimine başlamak için kullanacaklarını söylediler. Ekipman Haziran 1946'da Sovyetlere teslim edildi.
Sadece bir yıl sonra, yeni bir Sovyet arabası olan Moskvitch 400, Moskova'daki montaj hattından çıktı. Sadece adı değiştirilen bu otomobilin her detayı Opel Kadett ile aynı gibiydi (çeşitli kaynaklar çelişkili bilgi sağlar, ilgili makaleye bakınız). 1950lerin sonlarına doğru, Ruslar Kremlin Kadettlerini yedek parçaları kolaylıkla Almanya'dan elde edilebileceğini vurgulayarak Belçika'ya ihraç ediyorlardı. 1959 yılına kadar Moskvitch modeli, Opel mühendisliğinin hiçbir izini taşımayan bir otomobil olarak tanıtıldı. Ve bu tarihten sonra Opel hemen yeni bir Kadett'i tanıtmaya hazırdı.
Rüsselsheim’da yerleşke oluşturan Amerikan hükumetinin güçlü direnişi Opel'in tesislerinin tamamen Ruslara savaş tazminatı olarak verilmesini engelledi. Bu tartışmalarda GM'nin hiçbir söz hakkı yoktu ve yan kuruluşuna karşı ne tür bir duruş alacağından emin değildi. GM'den Alfred Sloan: "(Opel) savaş başladıktan hemen sonra Alman hükumeti tarafından ele geçirildi. 1942'de Opel'e yaptığımız yatırımın toplamı yaklaşık 35 milyon dolardı ve Hazine Bakanlığı'nın mal varlıklarıyla ilgili olarak ellerinde tuttuğu bir karar altında, cari vergilendirilebilir gelire karşı yatırımı iptal etmemize izin verildi. Fakat bu karar Opel mülkiyetine olan ilgimizi veya sorumluluğumuzu sonlandıramadı. Savaşın sona ermesiyle birlikte, Opel hisse senedi sahiplerinin hala kabul edildiğini anladık; Ayrıca mal sahibi olarak bu mülkiyetin sorumluluğunu almaya mecburduk." Sloan ve arkadaşları bile savaş sonrası Avrupa'da bu riski almanın yaptıklarına değip değmeyeceği konusunda kararsızlardı.
General Motors'un kitaplarında ya da diğer otoritelerde bulunmayan, Opel'in 1945'teki yeniden toparlanışındaki en sorumlu kaynak çalışanlarının olağanüstü sadakatiydi. Çalışanlar Rüsselsheim'de çalışan diğer meslektekiler gibi gezgin fırsatçılar değildi.[kaynak belirtilmeli] Onlar çoğunlukla, birçok farklı ülkeden bu bölgeye gelen ve tam olarak Adam Opel AG ile büyümüş olan kadın ve erkeklerden oluşuyordu. Opel'in kaderi işçileri için önemliydi, çünkü Opel'in çöküşü savaş kargaşasından eve dönüş yolunu bulan Rüsselsheim halkının en önemli işvereni kaybetmesi anlamına geliyordu.
Kadın ve erkek çalışanlar abartısız Opel Adam AG ile yetişmişlerdir. Onlar için asıl önemli olan kendi geleceklerinden çok Opel’in geleceğidir. Opel’in çöküşü Rüsselsheim’da en önemli iş verenin yitirilmesi anlamına gelmekteydi.
Savaşın hemen sonrasında küçük bir iskelet işçi ekibi tesisteki molozları temizlemeye başladılar. Mayıs 1945'e gelindiğinde, bu çalışma ihtiyaç duyulan Opel parçalarının üretimine başlamaya yetecek kadar gelişmişti. Onlar için araç gereç bulmak, onları kaynağından elde etmektense kara borsadan ya da değiş tokuş yoluyla elde etmek daha önemliydi.
1945-1970
Savaşın sona ermesinin ardından, Brandenburg tesisi Rusya'ya nakliye edildi. Rüsselsheim'daki binaların % 47'si yıkıldı.[17] Eski Opel çalışanları Rüsselsheim'daki tesisi yeniden inşa etmeye başladılar.
Almanya'nın yeniden inşası için verilen mücadelede yeni kamyonlara yönelik acil ihtiyaçlara yanıt olarak, Rüsselsheim'i yöneten Amerikan yetkilileri, 2.5 L Kapitän motorla çalışan 1.5 kısa tonluk (1.4 tonluk) kamyon üretimi için bir tesisin yapımına izin verdiler. Bu mümkün olan en küçük mucizeydi. Ocak 1946'ya kadar tesis kendi başına kamyon üretimine hazırdı fakat neredeyse 12.000 parçadan her birini oluşturmaya gerek olan parçaların çoğu eksikti. Büyük firmalar başlamadan önce küçük firmalarında başlaması gerekmekteydi. Hastalık ve yetersiz beslenme 6.000 çalışanın sağlığına öyle zarar verdi ki, 500 işçi işe gelemeyecek kadar hastaydı ve ayrıca bir günde 400'den fazla çalışan hasta raporu almaktaydı.
Bu ve diğer engellerin üstesinden gelen Opel, 15 Temmuz 1946'da Birleşik Devletler Ordusu Genel Sekreteri Geoffrey Keyes, diğer yerel liderler ve basın mensuplarının katılımıyla ilk savaş sonrası kamyonu Opel Blitz'in tamamlanmasını kutladı.[17] 6600RM olarak ücretlendirilen kamyon, benzin ya da odun gazıyla ile çalışacak şekilde tasarlanmıştır. bunun için bir gaz jeneratörü tedarik edilebilirdi. Dikiz aynasından uçan bir demet tören çiçeği ile birlikte bu tarihi Opel Blitz, 26 Temmuz'da Wiesbaden'daki bir alıcıya gitmek üzere fabrika kapısını terk etti. Üretim ayda 150 oranında gerçekleşti ve 1946'ya kadar toplam üretim 839'du. Frigidaire buzdolapları da, NSU Kettenkrad için Olympia motorları gibi Rüsselsheim'da yapıldı.
Opel için bir sonraki adım, binek otomobil üretiminin yeniden başlamasıydı. Kapitän'ın motoru zaten kamyonlara üretildiği için bu modeli geri getirmek en kolay görünen şeydi. Fakat işgal yönetmelikleri Alman sivilleri 1,5 L veya daha az hacimli olan arabalarla sınırlandırmıştı ve bu da Olympia'yı açık bir aday haline getirdi. İlk olarak Kapitan’ı geri getirmek en kolayı olarak gözükmektedir çünkü onun motoru hali hazırda traktörler için üretimdedir. Fakat iş tüzüğü Olympia’yı en bariz aday yapan 1.5 L ya da daha az Alman sivil arabalarını sınırlandırdı. 1934'ten beri Opel'de baş mühendis olan Dr. Ing e.h. Karl Stief, bu zor küçük arabaya faydalı değişiklikler yaptı. Dubonnet ön süspansiyon geleneksel bir bobin ve salıncak düzeni ile değiştirildi ve direksiyon buna göre yeniden düzenlendi.
1947 Kasım'ında ilan edilen, savaş sonrası Olympia üretimi, sade boyalı jant kapaklarıyla Aralık 1948'de başladı ve o yıl içinde ihracat satışlarına mütevazı bir getiri sağladı. Kapitän Ekim 1948'de, farların şekli, yaprak yaylar ve amortisörlerdeki gelişmeler gibi bazı detaylar haricinde değişmeden Opel serisine geri döndü. 1948'deki fiyatlar Kapitän için 9950 DM ve Olympia için 6,785 DM idi (Alman markı 20 Haziran 1948'de Reichsmark'ın yerini aldı).
Opel'in geleceğini güçlü bir şekilde etkileyecek olan diğer olaylar 1948'de gerçekleşti. Şubat ve Mart aylarında GM'den bir çalışma grubu, Avrupa'nın ekonomik durumunun ve Opel'in özel sorunlarının her yönünü araştırmak için Almanya'ya geldi. Geri dönüşlerinde, 26 Mart'ta General Motors'un Opel'in kontrolünü yeniden başlatmasını öneren bir rapor sundu. Ancak, 5 Nisan'da GM'nin mali politika komitesi, "bu mülkün işleyişi ile ilgili birçok belirsizlik göz önüne alındığında, kurum şu andaki operasyonunun sorumluluğunu sürdürmek için haklı bir gerekçeye sahip değil..." sonucuna vardı. Bu raporla birlikte GM'nin Opel'i istemediği açıkça belli olmuştu.
GMP başkanı Alfred P. Sloan, Jr ve Charles Erwin Wilson ("Motor Charlie" Wilson), seçenekleri değerlendirmeye başladılar. Daha sonra Nisan ayında Sloan, GM'nin daha muhafazakar finansal zihinlerinin şüphelerini dinlendirecek olan Opel'in kontrolünü sürdürmek için koşullar kuracağını umduğu bir çalışma belgesiyle görüş farklılıklarını çözmeye çalıştı.
Sloan, GM 'nin Almanya'da "durgunluğa yakın" olarak adlandırılan ekonomik koşulların iyileşip iyileşmeyeceğini görmek için iki yıllık bir "deneme" dönemi için tekrar Opel'in yönetimini ele almayı önerdi. Ayrıca General Motors'un Opel'de her hangi bir ek sermayeyi riske etmemesi gerektiğine, kredi olanaklarının mevcut olmasına, personel politikaları ve yönetiminde tam özgürlüğe sahip olunmasına, Adam Opel AG tarafından üretilen ürünlerin yalnızca yönetimin yetkisi dahilinde olması ve fiyatların hükümet yetkilisi tarafından onaylanmak zorundaysa, sermayeye makul bir geri dönüş yapılmasına izin verilmesi gerektiğine inanıyordu.
Bu ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, Opel konusu 3 Mayıs'ta GM mali politika komitesine tekrar sunuldu ve daha sonra Rüsselsheim'a geri dönüşe sunulan itirazlar geri çekildi. Bu gerçekleşmeden önce, hem GM'de hem de ABD'nin Almanya'nın işgal altındaki bölgesinde birçok detayın hala çözülmesi gerekiyordu. Sonunda 1 Kasım 1948'de GM, Adam Opel AG'nin yönetim kontrolünü yeniden devraldığını açıkladı. Daha önce General Motors Denizaşırı Operasyonlar Bölümü Avrupa Bölge Müdürü Edward W. Zdunek genel müdür olarak seçildi.
Zdunek'in bu göreve atanması özel bir önem taşıyordu. Tecrübeli bir motor endüstrisi yöneticisi olan Zdunek, çalışanlar tarafından en çok saygı gören kişilerden birisiydi. Ed Zdunek, savaş sonrası Almanya'nın bu zor ortamında Opel'e rehberlik etmek için mükemmel bir seçenek olarak görülüyordu. 1961'e kadar o kritik pozisyonda görevine devam etti.
GM'nin yönetimindeki Opel otomobillerindeki değişiklikler, makyajlanan Olympia'nın piyasaya sürüldüğü 1950 yılına kadar ortaya çıkmadı. Aracın ön ve arka çamurlukları uzatılırken, ağır bir yatay krom ızgara da eklendi. Cabrio-coach modeli Olympia serisine geri döndü ve Karosserie Miesen tarafından geliştirilen bir kombi de sunuldu. Şubat 1951'de Almanya'daki ilk savaş sonrası otomobil gösterisine hazırlanılırken, Olympia, 16 inç (41 cm) tekerlekler ve lastikler yerine yedek lastiği ve 15 inç (38 cm) tekerlekleri içeren bir bagaj bölmesi ile daha da büyüdü. Bazı küçük değişiklikler ile birlikte Mart 1953'e kadar bu modelin üretimi devam etti.
Yeni gösterge paneli ve ayarlanabilen direksiyon mili değişimi gibi detaylı gelişmeler Mayıs 1950'de Kapitän hattını süsledi. 19 Nisan'da başlayan ve 11 süren Frankfurt Otomobil Fuarı için Mart 1951'de daha büyük değişiklikler yapıldı. Daha yüksek bir sıkıştırma oranıyla (hala sadece 6.25: 1), motor gücü 3,700 rpm'de 58 bhp (43 kW; 59 PS) ve en yüksek hız 60 bhp (45 kW; 61 PS) idi. Temmuz 1953'te üretimi sona eren bu modelin ömrü boyunca, en yüksek gücü 60 bhp (45 kW; 61 PS) idi.
Kadett'i üretmek için yetecek malzemesi bile olmayan Opel, kendisini Almanya'nın savaş sonrası otomobil pazarında, Volkswagen ve Mercedes-Benz'in arasında buldu. Bu pozisyona hem GM hem de Opel aşinaydı ve inanılmaz derecede iyi yaptığı bir pozisyondu. 1953 yılında, savaştan bu yana ilk kez üretim 100.000 adedin üzerine çıktı ve 1954'te, Main River'daki tesisin tamamen yeniden inşa edildiği düşünüldüğünde, 24.270 Adam Opel AG'de istihdam edildi ve 167.650 araç üretildi. Bu rakam tüm zamanların en yükseğiydi. Opel aslında savaş sonrası dönemin sonuçlarından tamamen kurtuldu.
1970-GÜNÜMÜZ
1970'lerde ve 1980'lerde Vauxhall ve Opel çeşitleri Avrupa genelinde tutarlı bir aralıkta rasyonalize edildi. 1970'lerde Opel, GM'in iki Avrupa markasının daha güçlü olduğu ortaya çıktı; Vauxhall, British Motor Corporation'ın (daha sonra British Leyland) ardından İngiltere'de üçüncü en çok satan markaydı, ancak başka yerlerde sadece mütevazı bir etki yarattı. İki şirket, birbirlerinin kendi iç pazarlarının dışında doğrudan rakipleriydi, ancak Ford'un İngiliz ve Alman yan kuruluşlarını 1960'ların sonlarında birleştirme kararını yansıtan GM aynı emsali takip etti. Opel ve Vauxhall daha önce gevşek bir şekilde işbirliği yapmıştı, ancak iki şirketin operasyonlarını ve ürün ailelerini bir araya getirmek için ciddi çabalar 1970'lere kadar başlamadı -Vauxhall'ın komple ürün hattı, Opel tabanlı platformlarda inşa edilen araçlarla değiştirildi- kuralın tek istisnası, kıtada Opel olarak pazarlanan tek Vauxhall tasarımı Bedford CF panelli kamyonetti. 1980'lerin başında iki marka da aynıydı.
Opel'in ilk turboşarjlı arabası, ilk olarak Mart 1984'te Cenevre'de gösterilen Opel Rekord 2.3 TD idi.[18]
1990'larda Opel, Toyota'nınkine benzer kar marjlarıyla GM'nin nakit ineği olarak kabul edildi. Opel'in karı, GM'nin Kuzey Amerika'daki kayıplarını dengelemeye ve GM'nin Asya'ya genişlemesini finanse etmeye yardımcı oldu.[19] Opel neredeyse 20 yıldır her yılı karla kapatırken, 1999 yılı Opel'in kar açıkladığı son sene oldu.[20]
2008 küresel mali krizinin ardından 10 Eylül 2009'da GM, Opel'deki %55 hissesini Alman hükümetinin onayıyla Magna grubuna satmayı kabul etti. Anlaşma daha sonra iptal edildi.[21]
Devam eden yeniden yapılandırma planları ile Opel, Belçika'daki Antwerp tesisinin 2010 yılı sonuna kadar kapandığını açıkladı.[22]
Opel, 2010 yılında, önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık €11 milyar yatırım yapacağını açıkladı.[23] Bunun €1 milyarı yalnızca yenilikçi ve yakıt tasarruflu motorların ve şanzımanların geliştirilmesi için ayrılmıştı.[24]
29 Şubat 2012'de Opel, PSA Peugeot Citroen ile büyük bir ittifak kurduğunu açıkladı ve GM, PSA'nın %7 hissesini alarak Peugeot ailesinden sonra PSA'nın en büyük ikinci hissedarı oldu. İttifak, platform paylaşımı, ortak satın alma ve diğer ölçek ekonomileri aracılığıyla yılda $2 milyarlık maliyet tasarrufu sağlamayı amaçlıyordu.[25] Aralık 2013'te GM, maliyet tasarrufu planlarının başarılı olmaması sebebiyle PSA'daki var olan %7'lik hissesini £250 milyon karşılığında sattı.[26] Opel, Avrupa'nın kitlesel pazardaki en agresif indirimcileri arasında gösterilmekteydi.[27] GM, Avrupa operasyonlarından 2016 yılında $257 milyon zarar ettiğini açıkladı.[26] 1999'dan bu yana ise GM Avrupa'da $20 milyar kaybetti.[28]
Opel'in Bochum'daki tesisi, fazla kapasite nedeniyle 52 yıllık faaliyetten sonra Aralık 2014'te kapandı.[29]
General Motors, 2016'dan itibaren Chevrolet markasını Avrupa'dan çekmeye karar verdikten sonra Opel, 2015'in başında[30] 22 bayi ağı olan Çin'den çekildi.[31]
Mart 2017'de Groupe PSA, Opel, İngiliz kardeş markası Vauxhall ve Avrupa otomobil kredileri işlerini General Motors'tan $2.2 milyar karşılığında satın almayı kabul etti.[32][33] Buna karşılık General Motors, gelecekteki Avrupa emeklilik yükümlülükleri için PSA $3.2 milyar ödeyecek ve mevcut emekliler için $9.8 milyarlık planları yönetmeye devam edecekti. Ayrıca GM, mevcut Büyük Britanya ve Almanya emeklilik planlarını finanse etmek için 15 yıl boyunca yılda yaklaşık $400 milyon ödemekle yükümlüydü.[32]
Haziran 2017'de Opel'in baş finans sorumlusu Michael Lohscheller, Karl-Thomas Neumann'ın yerine CEO olarak göreve geldi.[34]
2018 mali yılında Opel, €859 milyon faaliyet geliri elde etti. 1999'dan bu yana ilk pozitif gelir oldu.[35][36]
Adam Opel Almanya'daki en eski araba üreticilerinden biridir ve Avrupa'nın en büyük otomobil imalatçılarından bir tanesidir. Şirket 7 ülkede 11 tane araç, güç aktarma mekanizması, ve donanım bileşenleri ve üç gelişim merkezi işletmekte ve şubat 2011 itibarıyla yaklaşık 39.000 eleman çalıştırmaktadır. Birçok yeni iş otomobil ithalatçılarıyla yapılan işlerin direkt sonuçlarına bakılarak 6.500 bağımsız satış ve servis outletleri tarafından sağlanmıştır. Birleşmiş Krallıktaki kardeş marka Vauxhall ile birlikte, Opel dünya çapında 40'tan fazla pazarda araç satmaktadır. Şirketin Rüsselsheim fabrikası 750 milyon Euro ile dünyanın en modern tesislerinden bir tanesine dönüşmüştür ve 2002 de üretime başlamıştır. Diğer tesisler Almanya'da Bochum, Eisenach, ve Kaiserslautern; Aspern Avusturya; Szentgotthárd Macaristan; Zaragoza İspanya; Gliwice Polonya; Ellesmere limanı ve Luton İngiltere. Dudenhofen Test Merkezi Rüsselsheim ana merkezinin yakınında yer almaktadır.
Yaklaşık 7.000 kişi Uluslararası Teknik Geliştirme Merkezinde ve Rüsselshein'deki Opel Dizayn Merkezinde mühendislik ve Opel araçlarının dizaynından sorumludur. Genel olarak Opel küresel General Motors (GM) şirketinde Epilson I platform, Epilson II platform, Delta I platform, Delta II platform, Gamma platform'un mühendislik ve geliştirmesinde önemli rol oynamıştır ve Gamma II platformunun özellikle yüksek bitişli ve daha rafine versiyonunda önemli rol oynamaktadır. Buna ek olarak şirket küresel General Motors (GM) araba üretimi için yeni ekipmanlar üretmektedir.
Bundan dolayı Opel çoğu durumda Opel Insignia/Buick/LaCrosse/Chevrolet/Malibu'ya kadar tüm araba mimarisi ve teknolojisinden sorumludur. Özellikle tüm geleceğe yönelik, modern, tam verimli GM mimarisi küçük ve orta büyüklükteki araçlar için Opel tarafından geliştirilmiştir.
Ampera'nın ardındaki fikir ve konsept Opel/Almanya'da "eski Küresel Araç Yöneticisi ve Küresel elektrikli araç geliştirme mühendisi" ve volt gelişimin lideri olarak Frank Weber aslen bir Opel iş vereni olarak bu konseptin gelişimi için Almanya'daki karargahı yerine GM'nin anavatanına, Amerika'ya gitmiştir. 2009'da Weber Opel'in Adam Opel GmbH Opel liderlik organizasyonu boyunca planlama yönetici vekili ve ticari araç operatörü olarak geri dönmüştür.[37] 2011'de Frank Weber Opel'i BMW için terk etmiştir.[38]
Yüksek performanslı araba geliştirmeden sorumlu Opel Performans Merkezi'ni GmbH (OPC) 1997'de kurmuştur. Opel özel araçları GmbH (OSV) tamamen özel seriler ve araç modifikasyonları üreten şubelere sahip olmuştur. OSV ITDC ile birlikte çevre dostu ve maliyel CNG sürüş konseptini baz alan Doğal gaz ve ilk defa Opel Zafira 1.6 CNG ile uygulanmıştır.